Değerli okurlarımız;
Bu yazımızda sizlerle, benim de içinde olduğum İstanbul fırıncısının sorunlarını, çaresizliğini ve ekmek fiyat tarifesinde yaşanan krizi anlatacağım.
İstanbul’da ekmek ne zaman kamuoyunda gündem olsa, basına açıklamalar yapan ilgili bakanlıkların, valiliklerin ve komisyonların görüşüne başvurduğu, referans aldığı çok önemli bir isimle başlayalım.
Çünkü; ancak onun sayesinde İstanbul fırıncısının tarife çilesi biter, sorunları çözülür.
Peki, kim bu önemli isim? Elbette Türkiye Fırıncılar Federasyonu Başkanı ve Sakarya Fırıncılar Odası Başkanı sayın Halil İbrahim Balcı…
Sayın Balcı, Sakarya Fırıncılar Odası Başkanı olarak fırıncıya kıymetli hizmetleri var. Sayın Balcı’nın aldığı oy sonuna kadar hak ediyor. Ben de, Sakarya’da fırıncı olsam Balcı’ya oyumu verirdim.
Balcı’nın, Türkiye Fırıncılar Federasyonu başkanı olarak başarısını sizlerin takdirine bırakıyorum.
Bizim asıl meselemiz Balcı’nın İstanbul’daki kulis faaliyetleri ve fırıncının aleyhine olan icraatları, fiyat belirleme komisyonun Valilik talimatıyla tarifenin iptali kararı sonrası, sanki “İstanbul Fırıncılar Odası Başkanıymış” gibi açıklamalar yapması, toplantılar düzenlemesi, İstanbul fırıncısına ‘aba altından sopa göstermesi”, yandaşları sayesinde oda seçimlerine bile müdahil olabilmesi.
Hal böyleyken sayın Balcı’ya soruyoruz;
Sayın Başkanım,
Neden Türkiye Fırıncılar Federasyonu yönetiminde İstanbul’dan bir yönetici yok? İstanbul fırıncısının sorunlarından ne kadar haberdarsınız? Fırıncılar Odası Başkanı olduğunuz Sakarya’da olması gerektiği gibi fırıncı esnafının faaliyetleri için çalışmalar yaparken, bu kadar müdahil olduğunuz İstanbul fırıncısı için de neden aynı tutumu sergilemiyorsunuz? Sakarya ve birçok ilde ekmek gram farkıyla 10 TL’den satılabilirken, neden İstanbul’da yüksek gramlarda olsa bile kamuoyu önünde “Ekmek 10 TL’den satılamaz” diyerek, fırıncıyı neden zan altında bırakıyorsunuz?Sayın Başkanım, elbette bu soruları size yöneltmemizin, sizden çare aramamızın tek bir nedeni var. Bizim oylarımızla gelen temsilcilerimizin siyasi ve ticari kaygılar sonucu kamuoyu önündeki çaresizliği… Ayrıca sizin müdahaleleriniz de var tabi ki…
***
Şimdi gelelim bizim temsilcilerimize… Ortalık yangın yeriyken, fırıncı basında linç edilirken neden İstanbul Ticaret Odası (İTO) ve İstanbul Fırıncılar Odası (İFO) ortak bir basın açıklaması yapamadı? Bunu çok merak ediyoruz.
Fırıncı esnafının hak ve menfaatlerini korumak için fırıncının oylarıyla seçilmiş iki kurumun başkanları ve yöneticileri, kamunun baskısı altında sürekli ezilecek mi?
İTO’nun ve İFO’nun fırıncı için yaptığı bir çalışma var mı?
Mesela,
İstanbul’da ruhsatlı, ruhsatsız kaç fırın var?
Fabrika fırınları, mahalle fırınları, halk ekmek, UNO vs. Pazar payları nedir?
İstanbul’da günlük ne kadar ekmek üretiliyor, ne kadar ekmek israf ediliyor?
Elinizde böyle bir veri var mı? Yok!.. Buna dair bir çalışma var mı? Yok! İTO’nun da, İFO’nun da bütçesi varken, neden bu paralar sektörün gelişmesi için kullanılmıyor? Neden danışmanlık firmaları, üniversiteler, hukukçular ile çalışılmıyor?
***
Bizim yetkili temsilcilerimizden bir isteğimiz var. O da, tarifemizi zamanında çıkarttırabilmeleri… Bunun dışında onların bu sektör için yapabilecekleri hiçbir şey yok! Çünkü, bizim kangren olmuş sorunlarımız var.
Çünkü;
Personel bulamıyoruz.
Haftada 1 gün fırınlar tatil olsun istiyoruz.
Ruhsatsız fırın açılmasın diyoruz.
Sektöre vizyon gelsin istiyoruz.
Bunları yapabilir misiniz? Hayır! Öyle bir dediniz, çalışmanız, arayışınız olduğunu da düşünmüyorum.
O zaman geriye ne kaldı? Zamanında alınması gereken tarife… En azından bunu layıkıyla yapın!..
***
Tarife çıkarma süreci nasıl ilerliyor?
Biz talep ediyoruz:
“Başkanım; Girdi maliyetleri arttı. Bu fiyat bizi kurtarmıyor. Fiyat teklifimizi sundunuz. Ne zaman çıkar başkanım?”
“Önümüzdeki ay inşallah.”
O önümüzdeki ay olur bir dahaki ay…
“İstediğimiz fiyatı alamadık ama başkanım?”
“Çok uğraştık. Ama bakan bey çok zorluk çıkardı”
Yok, “Efendim onlar bu kadar” dedi, “Ancak bu tarifeyi zor bela kabul ettirebildik.”
Yahu! Siz istediğimiz fiyatı alamadınız ki.. Üzerine bir de 2 ay beklettiniz. Yine girdi maliyetlerimize zam geldi. Ne anladık biz bu işten?!..
Başkanım;
Siz bizim tarifemizi zamanında ve talep ettiğimiz gibi çıkartabilirsen ben zarar etmem. Para kazanırım. Eleman krizi yaşamam, fazladan iki eleman çalıştırırım, personelime haftada 1 gün izin verebilirim. Ben de aileme vakit ayırabilirim. Her şeyden önemlisi medyada ‘linç’ edilmem. Hırsız gibi muamele görmem.
Ayrıca, ortada bir haksızlık varsa, ben fazla fiyat istiyorsam, haksız kazanç elde ediyorsam bizimle konuşun. Biz sizinle meslektaşız. Bizim haklarımızı korumak için oradasınız. Yanlış bir şey varsa lütfen müdahale edin.
***
Kıymetli Başkanlar;
Ekmek birim maliyetini nasıl hesaplıyorsunuz da, komisyona sunuyorsunuz? Sizden bu belgeyi yayınlamanızı istiyoruz. Sizin tarife alma konusundaki çaresizliğinizin hepimiz farkındayız. Masanın bir tarafında üyeleri için fiyat isteyen siz, diğer tarafta ‘ekmek ucuz olsun da, nasıl olursa olsun’ diyen kamu…
Tamam da, biz kamunun altında hep böyle ezilmeye devam mı edeceğiz?!..
İstanbul her zaman Türkiye’ye rol model mi olacak? İstanbul fırıncısı sürekli amme hizmeti mi verecek? Ekonomik krizinin faturasını fırıncı mı ödeyecek? Sizler sürekli ‘Bakan böyle dedi, vali bey böyle yaptı, Balcı ortalığı karıştırdı, fırıncı acele etti, fırıncı hata yaptı, ekmekten para kazanamıyorsa kapatın” diyebiliyorsunuz ya!
“Yuh!” derler adama!..
O makamlar mazeret üretme yeri değildir. Sizler, fırıncının haklarını korumak, menfaatlerini gözetmek için oradasınız. Çözümü de sizler bulacaksınız. Bulamıyorsanız, fırıncıyı haklı görmüyorsanız, “Meslektaşım” demeyeceksiniz!
Fırıncı linç edilirken, kamuoyu önünde onu savunamıyorsanız kendinizi sorgulayın kıymetli Başkanlar ve Yöneticiler…
***
Ekmek ve unlu mamuller sektöründe Ekmeğin Sesi Genel Yayın Yönetmeni, İmtiyaz Sahibi ve 70 üyesi olan STK başkanı olarak, sektörümüzün bugününü, yarınını düşünüyoruz. Elimizden geldiği kadar yaşadığımız haksızlıkları kamuoyuna duyurmaya çalışıyoruz. Sizleri eleştiriyoruz, çalışmaya davet ediyoruz. Bizim derdimiz kimseyi zan altında bırakmak değil, hiçbir zaman da olmamıştır. Aksine bölünmüş, parçalanmış sektörümüzü birleştirmeye çalışıyoruz. Tarafsızlık ve objektiflik ilkemizden asla taviz vermedik.
Meslektaşım, ekmek üreticileri olarak her şeye rağmen bizim de kafamızı gömdüğümüz kumdan çıkarmamız lazım. Kurumlarımıza sonuna kadar destek olup, gereği yapılmadığında da eleştirmeliyiz. Fırıncıyı fırıncıdan başkası düşünmez. Akıllıca hareket etmek gerekiyor. Kurumlara küsmek, ancak onları ödüllendirmek olur. Sektörün yarınları için hep birlikte çalışmak lazım. Bireysel çalışmalar ilçe denekleri üzerinden yapılacak çalışmalar yaralara pansuman olur. Yarınlara ışık tutmak için STK’ların birleşerek “İSTANBUL FIRINCILAR FEDERASYONU”nun kurulması artık zaruri hale gelmiştir. İşte o zaman sayın Balcı başkanımız da diğer başkanlarımız da kendine çeki düzen verir. Her kafadan bir ses çıkarsa, hemşehricilik yapılırsa, meslektaş ruhuyla hareket edilmezse bu kaderi yaşamaya devam ederiz.
Yeni yılın ülkemize, milletimize hayırlılara vesile olmasını Allah’tan niyaz eder; her tarife döneminde uğradığımız haksızlıkların 2024 yılında yaşatılmamasını kıymetli başkanlarımızdan bekliyoruz.
Allah’a emanet olun! Sağlıcakla kalın…