Van sokaklarında; kucaklarında ekmek tahtasıyla hızlı bir şekilde ızgaracı ve dönercilere ekmek taşıyan fırıncı çırağına rastlamak mümkün. Fırıncı çırağı çocuklar, yaya gidip geldikleri bu sokaklarda günde binlerce adım atıyor.
14 yaşındaki Mehmet Şiban, her gün yürümekten ayakkabılarının çok hızlı yıprandığını, bazen ayda bir ayakkabı almak zorunda kaldığını anlatıyor.
KENT MERKEZİNDE HER İKİ SOKAKTA BİR FIRIN VARFırıncı çırakları, işletmelerin talep ettiği ekmeği, fırından çıkar çıkmaz bir metrelik ekmek tahtalarının üzerine dizip bir beze sararak olabildiğince hızlı bir şekilde iş yerlerine taşıyor.
Kent merkezinde hemen hemen her iki sokakta bir lavaş tarzında açık ekmek çıkaran bir fırına rastlamak mümkün. Bu fırınlar, ızgaracıların ve dönercilerin ekmek taleplerine cevap verebilmek için durmadan çalışıyor.
‘BİR GÜNDE 15 BİN ADIM ATIYORUZ’Sanat Sokağı civarındaki bir fırında çalışan 14 yaşındaki Mehmet Şiban, her gün yaklaşık 15 bin attığını söylüyor. Şiban, “Canımız çıkıyor. Sürekli ve hızlı yürüyünce çok yoruluyoruz. Bazen ayda bir ayakkabı değiştiriyoruz. Çok yürümekten yırtılıyor. Ayaklarımızın altı nasır tutuyor ama yapacak bir şey yok çalışmak zorundayız” diyor.
‘OKUL OKUYAMADIM ÇIRAK OLDUM’Van’a, Hakkari’den göçle geldiklerini söyleyen 13 yaşındaki Cemal Aydın, bir yıldır bu işi yaptığını anlatıyor. Aile ekonomisine katkı sağlamak zorunda kaldığı için okulu terk ettiğini söyleyen Aydın, “Sekiz kişilik bir aileyiz. Kirada oturuyoruz. Abim askerde, ablalarım iş bulamıyor, ben ve babam çalışıyoruz. Fırıncı çırağı olmak çok zor. Günde 12 saat çalışıyoruz. Gündeliklerimiz 40-50 lira arasında değişiyor. Öğlen yemeği diye bir dürüm yiyoruz o kadar. Bu işi bulamayan ve sırada bekleyen yüzlerce çocuk var” diye konuşuyor.
‘ÇALIŞIRKEN KAZA DA GEÇİRİYORUZ’
Ulu Cami civarındaki bir fırında çalışan 16 yaşındaki Ali Gün, yaptıkları işi şöyle anlatıyor: “Ekmeği, fırın ustasının küreğinden çıktığı gibi bir metrelik ince düz tahtaların üzerine koyuyoruz, soğumasın diye de bezle sarıyoruz. Verilen adrese koşar adımlarla hatta çoğu zaman koşarak ekmeği sıcak bir şekilde götürmeye çalışıyoruz.”
Fırıncı çıraklarının bazen kaza geçirdiklerini de söyleyen Gün, “Burada iki yıldır çalışıyorum. Özellikle kışın yerler buz tuttuğu için çok düşüyoruz. Ben bir keresinde düşüp kolumu kırmıştım. Kalabalık ve dar ara sokaklarda hızlı gittiğimiz için çoğu zaman insanlara ya da arabalara çarpıyoruz. Tabi ki hepimiz de 18 yaş altında olduğumuz için sigortasız çalışıyoruz. Kaza durumlarında çoğu zaman patronlar tedavi gerektiren durumları karşılamıyorlar” diyor.
Kaynak: Gazete Duvar (Salih Sertkal)