İstanbul Ticaret Odası (İTO)'nın 20. Dönem Meslek Komiteleri 9. Müşterek Toplantısı düzenlendi. Toplantıda söz alan Ekmek, Un ve Unlu Mamuller Meslek Komitesi Meclis Üyesi Sultan Selim Şimşek, ekmekte azami fiyat tarife belirleme süresine değinerek, "Bürokratik süreç gereğinden fazla uzamaktadır. Bu, en az 2 ay sürmektedir. Özellikle günümüz koşullarında her geçen gün girdi maliyetlerinin aşırı artış göstermesi, başta fırıncılarımız olmak üzere, tüm oda ve birlik yöneticilerimizi de maalesef çok zor durumda bırakmaktadır" dedi.
Her şeyin akıl almaz zamlandığını, tüketici enflasyonun %85, %90'lara vardığını vurgulayan Şimşek, "Üretici enflasyonunun %143'lere dayandığı günümüz ortamında, ekmek üreten tacir ve esnafın ekmek fiyatına tarife uygulanması, ne ticari kurallara, ne serbest piyasa koşullarına, ne de insan haklarına uygun değildir" diye konuştu.
İTO Un ve Unlu Mamuller Meslek Komitesi Meclis Üyesi Sultan Selim Şimşek, toplantıda şunları söyledi:
"İnsanoğlunun bilinen en eski, en temel ve önemli gıda maddesi olan; buğday tarlalarından değirmenlere, değirmenlerden fırınlara, fırın ustalarının ellerinden sofralara uzanan ve Anadolu mutfak kültürünün vazgeçilmezi olan ekmek, toplumumuzda yalnızca bir gıda ürünü değil, toplumun adeta her kesimini birbirine bağlayan ortak bir değeridir. Bu nedenle Anadolu’da kültürel bir öğe olarak kabul edilen ekmeği üretmek için gösterilen emek de saygı görür.
Ülkemizde, sosyo-ekonomik yapının da etkisiyle diğer gıdalara göre daha doyurucu ve ucuz olması, beslenmemizin önemli bir kısmını oluşturması ve temininin çok kolay olması nedeniyle ekmek vazgeçilmez bir besin kaynağıdır.
Ekmek, tüketim kültürümüzün de önemli bir parçasıdır.
Bilindiği üzere dünyada en fazla ekmek tüketen ve yılda kişi başına yaklaşık 200 kg ekmek ile Guinness Rekorlar Kitabına giren tek ülkeyiz.
Ülkemizin genelinde her gün 90 milyonun üzerinde ekmek ve ekmek çeşitleri üretilmektedir. Bu üretim yaklaşık 30 bin fırın tarafından yapılmaktadır. Bu kadar büyük ve önemli bir sektörün çözüm bekleyen problemlerinden kısaca bahsetmek istiyorum.
Fiyat Tarifesinin Kaldırılması
Değerli Meclis ve komite Üyeleri:
Bilindiği üzere ekmek fiyatı ile ilgili yasal düzenlemeler 5174 sayılı “Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ile Odalar ve Borsalar Kanunu” ve bu kanunlar gereği yayımlanan fiyat tarife yönetmeliklerine tabidir.
Ekmeğin fiyatına ilişkin tarifelerin süreci şu şekilde işlemektedir.
Ekmek Üreticileri üretim girdi maliyetlerini dikkate alarak odamızın ilgili komitesine talepte bulunurlar.
İlgili komite de bu talebi oda yönetimine arz eder.
Odamızın Yönetimi, komitenin talebini uygun görmesi halinde Fiyat belirleme komisyonunu toplar. Bu komisyon;
Vali yardımcımızın başkanlığında
İlgili Belediye
Ticaret İl Müdürlüğü İl Tarım ve Orman Müdürlüğü Ticaret odası Esnaf ve sanatkârlar odasıtemsilcilerinden oluşan komisyonun değerlendirmesini Ticaret Bakanlığına gönderilir. Bakanlığın görüş bildirmesinden sonra da oda meclisi tarafından onaylanır.
İstanbul’da büyük bir çoğunluğu tüccar olan fırıncının fiyat tarifeleri Ticaret Odası tarafından verilir . Geçtiğimiz temmuz ayında da meclis üyelerimizin çok değerli kobül oylarıyla ekmek tarifemizi onaylamıştık.
Yine üretim maliyetlerimizin hızla artış göstermesi nedeni ile sektörümüzün çok haklı talebini:
10 Ağustos 2022 tarihinde
ekmeğin azami kg fiyatının 25.00 TL, 200 gr ekmeğin fiyatının 5.00 TL, 400 Gr ekmeğin fiyatının ise 10.00 TL olarakbelirlenmesi hususundaki görüşümüzün değerlendirilmesinin yönetim kurulumuza arz etmiştik. Sektörümüzün bu haklı fiyat talebinin en kısa zamanda bürokratik sürecin tamamlanarak önümüzdeki Ekim ayı meclis toplantımızda oylanması fırıncılarımızın çok önemli ve acil talebi olduğunu buradan bir kez daha ifade etmek istiyorum.
Ekmekte “Azami Fiyat Tarife belirleme” süresini ne yazık az önce bahsettiğim bürokratik süreç gereğinden fazla uzatmaktadır. (en iyimser süre maalesef iki ay)
Özellikle günümüz koşullarında her gecen gün girdi maliyetlerinin aşırı artış göstermesi, başta fırıncılarımız olmak üzere tüm oda ve birlik yöneticilerimizi de maalesef çok zor durumda bırakmaktadır.
Her şeyin akıl almaz zamlandığı, tüketici enflasyonun % 85, % 90 lara vardığı, üretici enflasyonunun % 143 lere dayandığı günümüz ortamında: Ekmek üreten Tacir ve Esnafın ekmek fiyatına tarife uygulanması; ne ticari kurallara, ne serbest piyasa koşullarına ne de insan haklarına uygun değildir.
Yani her üretici; Kirası, personel ücretleri, hammadde nitelikleri, hijyen ve kalite koşullarına göre maliyetlerini hesaplayıp Gıda Kodeksinde belirtilen gramaj krtiterlerine uygun üreterek maliyetlerimiz doğrultusunda fiyatlarımızı serbest piyasa şartlarına göre belirlemek istiyoruz.
Tabiatıyla İstanbul’ un her ilçesinde ve hatta her caddesinde; kira maliyetleri, işçilik maliyetleri ve işletme giderleri farklı olabildiği için fiyatlar serbest piyasa koşullarına göre uygulanmalıdır. Serbest fiyat uygulamasının kalitede rekabeti ve tüketiciye tercih hakkı tanıması açısından da önemlidir.
Buğdayın kg fiyatının 2 TL’den 6,5 -7.00 TL’ye
Akaryakıtın lt fiyatının 6 TL’den 25’TL ye
Doğalgaz
Elektrik
Unun çuvalının 1 yılda 170 TL’den 470 TL’ye çıkması Eğer 90 gün vadeli alınırsa bu fiyat 80-90 TL daha yükseliyor. İşçilik maliyetleri, kira, ambalaj maliyetleri unu, tuzu, mayası, suyu vs.
Her geçen gün zamlanan üretim girdileri karşısında ekemğin de makul ölçülerde fiyatının artırılması normal karşılanmalıdır.
Hiçbir tacir, hiçbir esnaf, mecbur kalmadıkça ürettiği ürünün fiyatını arttırmak istemez.
Gönül ister Ekmek 1 TL olsun ve bu konuşmaları yapmamış olalım.
İstanbulda ekmeğn kg fiyatı 19,047 TL iken Anadolu’nun birçok ilinde ekmeğin kg fiyatı 20 TL idi (Eskişehir, Rize, Samsun, Lüleburgaz, Sakarya…) Dün aldığımız bir habere göre Antalyada ekmeğin kg fiyatının 23, 809 yani 210 gr ekmek 5.00 TL olduğunu öğrendik. İstanbul’da ekmek maliyet unsurları (kira, işçilik, enerji, su, pazarlama, v.s) gibi oranlar diğer illere oranla %25 daha yüksek olmasına rağmen, Türkiye’nin en pahalı şehrinde ekmeğin diğer illere göre daha düşük fiyatta satılmasını istemek, İstanbul fırıncısına haksızlıktır.
Ekmek temel gıda maddemizdir, tüm vatandaşlarımızın rahatlıkla satın alabileceği bir ürün olmalıdır diyorsak; ki demeliyiz…
Un fabrikaları zam yapmayacak Maya üreticileri zam yapmayacak Doğalgaz-Elektrik-mazot fiyatları sabit tutulacak Mülk sahipleri kiralarını artırmayacak Araç bakım ve makine bakım servisleri de zam yapmayacak Ambalaj üreticileri zam yapmayacak İşçi ücretlerine zam yapılmayacak, ….Tüm üretim maliyet girdileri(Un kısmen tahsisli) serbest piyasa şartlarına göre belirlenen ekmeğin, satış fiyatının da maliyet oranlarına göre tarifeye tabi olmaksızın kendi piyasa şartlarına uygun bir şekilde ayarlanması için gerekli yasal düzenlemelerin ivedilikle yapılması sektörümüzün çok acil talebidir.
Bu mümkün olmuyor ise; “Azami Fiyat Tarifesi”nin belirlenmesindeki temel kriterin; “üç aylık enflasyon artış oranları”na göre yılda en az 4 defa fiyat artışı yapılmalıdır.
Ekmek fiyatlarını sabit tutacağız diyorsak;
Unda Yapılan tahsis gibi, Elektrik, Doğalgaz, akaryakıt, SGK ile alakalı gerekli kanuni düzenlemelerin yapılarak ekmek üreten işletmelere teşviklerin ve tahsislerin verilmesi gerekmektedir.
Aksi taktirde ekmek üretiminin %90 nını karşılayan, 7/24 esasına göre çalışan ve daha çok geleneksel üretim şeklini tercih eden Fırınlarımız/fırıncılarımız
Bakkalarımız Kasaplarımız ManavlarımızGibi yok olup tarihteki yerlerini alacaklardır.
Her zaman dile getirdiğim gibi bugün de burada tekrar ifade etmek istiyorum. Özellikle büyükşehirlerimizin ilçelerinde/mahallelerinde hizmet veren fırınlarımız stratejik bir öneme sahiptir. Olağanüstü durumlarda; Allah göstermesin (deprem, yangı, savaş vs.) bulundukları mahalleleri en az 15 gün besleyebilecek gıda stokuna sahip işletmelerdir.
Fırınlarımız bulundukları mahallelerin yedieminidir,
Fırınlarımız bulundukları mahalelerin geçe bekçileridir,
Fırınlarımız bulundukları caddenin, sokağın kültürüdür, hafızasıdır.
Askıda ekmek uygulamalarıyla garip-gurebanın, fakir-fukaranın ihtiyaçlarının hiç rencide olmadan karşılandığı yerlerdir fırınlarımız…
Yokluktan çıkmış bir millet olarak bu işletmelerin ne kadar önemli olduğunu ifade etmek isterim.
Ruhsatsız Fırınlar
Bilindiği üzere “Ekmek Fırınları” özel yapı şeklini gerektiren işyerleri statüsündedir. Ayrıca müstakil binada ve ayrık nizamda kurulu bulunması, projesinde mutlaka “fırın” olması gerektiği, yapı kullanma izin belgesine sahip bir mimari yapıda kurulabileceği aksi takdirde RUHSAT almasının mümkün olmadığı açık hükümlerle karara bağlanmış ve uygulamaya alınmıştır.
Yasada açık hükümlerle belirtilmiş olmasına rağmen ne yazık ki İstanbul’un birçok ilçesinde bu kurala uyulmayarak “Ekmek Üretim Tesisleri” kurulmuş ve yasadışı faaliyetlerini sürdürmeye devam edilmektedir.
Üyelerimizin ve sektörü temsil eden diğer paydaşlarımızın tespitleriyle de Komitemize bildirilen ve yasaya aykırı inşa edilerek faaliyete geçen Ekmek Fırınlarıyla ilgili hususlar belediyelere bildirmiş, gerekli işlemlerin yapılmasını ve faaliyetine müsaade edilmemesini talep etmiş olsak da ne yazık ki engelleyici hiçbir önlem yetkililerce alınmamıştır. Bu durum kötü niyetli kişilerin menfaat elde ettiği bir kazanç kapısı haline gelmiştir.
Yasal düzenlemede tüm yetki ilçe belediyelerinde gibi görünse de belediye ilgili müdürlükleri işyerlerini sadece mühürlemekte ve faaliyetlerinin durdurulmasını sağlayacak kalıcı bir çözüm ortaya koyamamaktadır.
Yasadışı, kaçak ve ruhsatsız açılan fırınlar ciddi ölçüde halkın ve çalışanların can güvenliğini tehlikeye atmaktadır.
Ayrıca ruhsatsız fırınlar, sektörümüzde büyük bir haksız rekabetin oluşmasına sebep olmaktadır.
Şöyle ki; açılan her ruhsatsız fırın, yasalar çerçevesinde çalışan fırınların kapasitesinin düşmesine neden olmaktadır. Bunun neticesinde atıl kapasite sebebiyle her geçen gün maliyet artışı yaşanmaktadır. Sektöre uzun zamandır hizmet eden birçok fırıncı, engellenemeyen bu sorun karşısında ciddi bir haksız rekabet yaşamakta ve iflasın eşiğine gelmektedir.
Öte yandan bu işyerlerinin çalışıyor olmasını ve yasadışı faaliyetlerini sürdürmelerini dürüst çalışan ve ruhsatı olan işyerlerine izah etmekte zorlanıyoruz.
Yasaya göre RUHSATI OLMAYAN hiçbir işletme faaliyetini sürdüremez hükmü yer almaktadır.
Ancak bu hükmün uygulanması konusunda gerekli hassasiyet şu ana kadar maalesef gösterilememiştir.
Ekmek, Un ve Unlu Mamuller Komitemiz 25.04.2022 tarihinde konu ile alakalı görüşümüzü oda yönetim kuruluna arz etmiştik.
Yönetim Kurulumuz marifetiyle Valimiz Sayın Ali Yerlikaya’a bu talebimiz iletildi. İstanbul valiliğimiz ruhsatsız fırınlar ile alakalı gerekli işlemlerin yapılması konusunda tüm ilçe belediye başkanlıklarına yazı gönderildiği konusunda bizleri bilgilendirdi.
Ataşehir İlçe Belediyesi
34 adet fırın ve Unlu mamulleri faaliyet konulu işyerlerinin zabıta müdürlüğü görevlilerince mühürlenmek süretiyle faaliyetten men edildiği, yapılan kontrollerde faaliyet gösterildiğini tespit dilmesi halinde işyerlerinin tekrar mühürlendiği ve mühür fekk-i zaptı tanzim edilerek işyeri ilgilileri hakkında yasal işlem yapılmak üzere Cumhuriyet başsavcılığına gönderildiği tarafımıza bildirilmiştir.
Diğer 38 ilçe belediye başkanlıklarının da konuya duyarlı olmasını beklemekteyiz.
Bayi Karları
Ticaret Bakanlığının 28 Eylül'de Resmi Gazete ‘de yayımlanarak yürürlüğe giren "Perakende Ticarette Uygulanacak İlke ve Kurallar Hakkında Yönetmelikte belirtildiği üzere marketlerde %15 ve bakkallarda satılan ekmekte kar marjının % 20 olarak sınırlandırılmıştır.
Belirlenen bayi kar oranlarının dışına çıkılmaması gerekmektedir. Belirlenen bayi karlarının uygulaması noktasında zaman zaman sıkıntılar yaşanmaktadır. Bayi kâr oranlarının sağlıklı uygulanabilmesi için gerekli tüm tedbirlerin alınması sektörümüzün belkentisidir.Ekmek İadeleri
Ticaret Bakanlığı’nın yeni düzenlemesine göre, büyük mağaza, zincir mağaza ve tedarikçilerce bir gün içinde üreticiden teslim alınan ve ilgili kanunlar kapsamında azami fiyatı tarifeyle belirlenen ekmek, unlu mamuller gibi hızlı tüketim mallarının en fazla yüzde 5’inin satılamadığı gerekçesiyle iade edilebileceği karara bağlandı. Ekmek iadesinin tamamen kaldırılmasını istiyoruz.
Kentsel Dönüşüm
Kentsel dönüşüm kapsamında yıkılan ruhsatlı firinlarımızın yeni yapılarda ruhsat haklarının devam ettirilmesi konusunda gerekli yasal düzenlemelerin yapılmasını istiyoruz.
Eleman sıkıntısı
Ekmekçilik sektöründe genelde usta-çırak ilişkisine dayanarak elemanlar tedarik edilirdi. Son zamanlarda eğitim sistemimizin değişmesi ve sektörün emek-yoğun bir sektör olması, nitelikli yeni elemanların yetişmesine engel olmaktadır.
Meslek liselerimizde “ekmekçilik ve unlu mamuller ile alakalı bölümlerin açılması ve sektörün cazip hale getirilmesi ile nitelikli insan kaynaklarımızın yetişmesi mümkün olabilecektir. Milli Eğitim Bakanlığımızın ülke genelinde 100 Meslek Lisesinde ilgili bölümlerin açılacak olmasını sektörümüz açısından çok önemsiyoruz. Meslek Edindirme Kurslarından ilgili bölümlerin artırılması ve cazip hale getirilmesi fayda sağlayabilir. Yabancı uyruklu işçilerin çalıştırılma prosedürlerinin kolaylaştırılması konusunda gerekli düzenlemelerin yapılması…İşçi İşveren Arasında Yaşanan Yasal Süreçler
İşçi işveren anlaşmazlıklarında diğer sektörler gibi bizim sektörümüz de ciddi sıkıntılar yaşamaktadır.
Bir kanun koyucunun temsilcisi hakim-yargıç söze başlarken
Zayıfın hakkını korumak zorunda olduğundan bahsederek giriş yapıyor, oysaki haklı olanın hakkını korumak için var olduğunu unutuyor.
İşçi-İşveren davaların tamamına yakını işçi lehine sonuçlanıyor ve işletmeler çok ciddi bedeller ödemek zorunda kalabiliyor. Maalesef çalışanlar da, kötü niyetli avukatların telkinleriyle bunu yasal bir hak olarak görüyorlar. Artık daha fazla mağduriyetlerin yaşanmaması için adil bir şekilde gereken düzenlemelerin yapılmasını istiyoruz.
Çok kıymetli meclis ve komite üyelerimiz
Odamızın çok kıymetli bürokrat ve çalışanları
Sözlerime son verirken
Kadim kültürümüzü de referans göstererek,
İşçi-İşveren ilişkilerimizde olduğu gibi Ticaretimizde Siyasetimizde Fert-devlet ilişkilerimizde Fert-Toplum ilişkilerimizde Anne-Baba-Evlat ailevi hayatımızda Akrabalık ilişkilerimizde Beşeri ve arkadaşlık münasebetlerimizdeAslolan hakkın helal edilmesi olmalıdır.
Aslolan helalleşmek olmalıdır.
Helalleşmek mahkemede dava kazanmaktan daha üstün olmalıdır. Çünkü her yasal hak helal değildir ve olamaz.
Helal olanla yasal olanın buluşması dileğiyle hepinizi en kalbi duygularımla selamlıyor saygı ve hürmetlerimi sunuyorum."