Dünyada tarımsal üretim sıralamasında ilk 10’da yer alan Türkiye’de tarım ve tarımı ilgilendiren ana başlıkları DEİK Türkiye Ürdün İş Konseyi Başkan yardımcısı, Nomagri Tarım A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Ziraat Mühendisi Mahmut Barut’la konuştuk.
Türkiye tarımda kendi kendine yetemez mi? Muhalefetin iddia ettiği gibi tohumları hep dışarıdan mı ithal ediyoruz?
Bugün Türkiye tarımsal hasılada Avrupa'da birinci, dünyada ise ilk on içinde. Son 5 yılda sertifikalı tohumluk ihracatı 58 bin tondan 2020 sonu itibarıyla 72 bin tona yükseldi. Bugün Türkiye ihtiyaç tohumun çoğunu kendisi üreten bir ülke haline geldi, burada devletin kararlı duruşu ve destekleri çok önemli bir etken. Türkiye buğday üretimi yaklaşık 21 milyon ton tüketimi ise 19.5 milyon ton. Yani Türkiye kendine yeten bir ülkedir. Fakat bugün yaklaşık 160 ülkeye un makarna ve pasta mamülleri ihracatı yapıyor. Dünya un ihracatında birinci sırada, makarna ihracatında ikinci sırada. Dünyada bu alanda kendini yetiştirmiş bir sanayi alt yapımız var. İhraç etmek için ithal ediyoruz. O sebeple neden ithal ediyoruz sorusu art niyetli veya bilgi eksikliğinden kaynaklanıyor.
Nomagri Tarım A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Ziraat Mühendisi Mahmut Barut ‘Saman ithal ediyoruz’ bir safsataMuhalefetin tarım ve hayvancılık konusunda en çok kullandığı argüman ‘saman ithal ediyoruz’ şeklinde. Bu konunun doğrusu nedir?
Saman ithal ediyoruz iddiası gerçekten çok vahim. Saman lojistiği çok pahalı bir yem grubudur. Ürün bedeli kadar lojistik bedeli ödersiniz hatta belki daha fazlasını ödersiniz.
Türkiye’de kaba yem konusunda yeni bir bilinçlenme dönemini yaşıyoruz. Kuraklık dönemi dışında Türkiye kaba yem fazlası veren bir ülkedir. Fakat Edirne’de Bulgaristan sınırında hayvancılık sektöründe olan bir üretici 1 ton saman alırsa bunun adı resmî kayıtlarda saman ithal ediyoruz diye geçiyor. Halbuki bu saman ithal ediyoruz safsatasını yakından incelersek kuraklık dönemleri dışında yüzde 1 bile değil.
Dünyanın üçüncü büyük gen bankasıYerli tohum, ata tohumu son yıllarda çok konuşulup tartışılıyor. Türkiye’de ata tohumu konusunda ne tür çalışmalar yapılıyor?
Bugün 107 bin çeşit tohum Türkiye Tohum Gen Bankasında saklanıyor. Gen bankamız dünyanın üçüncü büyük gen bankası. Milli tohumlarımız, tahıl ihtiyacımızın yüzde 70’ini baklagillerin yüzde 97’sini, çayır-mera ve yem bitkilerinin yüzde 92’sini, sebzelerin yüzde 60’ını karşılıyor. Türkiye son yıllarda tohumculukta çok önemli bir atılım dönemi yaşıyor, önümüzdeki 3-5 yıl içerisinde yerli tohum üretimi konusunda çok daha iyi yerlerde olacağımızı düşünüyorum. 20 yıl önce net ithalatçı olduğumuz tohumculuk sektöründe bugün net ihracatçı konumuna geçtik. Ar-ge ve üretim kapasitemizin artmasıyla Türkiye dünyada tohumculuk alanında söz sahibi ülkeler arasında daha iyi konuma gelecek.
Üretip gelişen genç bir ülkeyizMuhalefetin Türkiye’de tarım ve hayvancılığın bitmek üzere olduğu söylemi için neler söylemek istersiniz? Özellikle tarım ve hayvancılık denince akla gelen ülkeler arasında yer alan Türkiye’de böyle bir durum söz konusu olabilir mi?
Türkiye tarımsal üretimde son 20 yılda çok önemli başarılara imza attı. 2002 yılında 3.7 milyar dolar olan Tarımsal ihracatımız bugün 20 milyar dolar seviyesini aştı. Üreten gelişen her an kendini yenileyen genç dinamik bir ülkeyiz. Tabi ki sorunlar yok dersek olayları net analiz etmemiş oluruz. Bunun için bireysel güneş enerji sistemleri kurularak verimli arazilerimizi sulama imkanına kavuşturmalıyız. Tarımda bugün alacağınız tedbirler 3-5 yıl sonra kendisini daha iyi gösterecektir. Doğru, akılcı geleceğe yön çizecek en az 20 yıllık bir tarımsal kalkınma planı çıkarabilirsek, görevler değişse de işleyiş ve hedefler değişmemiş olur.
Türkiye’de şu an tarımda öne çıkan ürünler nelerdir?Türkiye fındık, kiraz, incir ve kayısı üretimi ve ihracatında dünyada lideri konumunda bulunuyor. Dünyada fındık üretiminin yüzde 67'sini, kirazın yüzde 26'sını, incirin yüzde 27'sini ve kayısının yüzde 23'ünü tek başına sağlayan Türkiye. Bu ürünlerin üretiminde dünyada birinci sırada yer alıyor. Türkiye'nin ihraç ettiği tarım ürünleri ise ağırlıklı olarak; fındık, üzüm, domates, kayısı, limon, incir, yumurta, mercimek, portakal, mandalina, kiraz, zeytin, biber, tavuk eti, haşhaş tohumu, salatalık, nohut, buğday, ceviz, elma, Antep fıstığı, soğan, ayçiçeği, çilek, şeftali, kabak, mısır, patates ve kestanedir. Görüldüğü gibi birçok sebze, meyve ve bakliyatın ihracatı yapılmaktadır. İhraç edilen ürünlere her yıl yenileri eklenebilmektedir.
Kuraklık kayba neden oluyorKuru tarım ve sulu tarım alanlarında hasat durumu nasıl? Kuraklık tarımı nasıl etkiliyor?
Kuru ve sulu tarım alanlarında verimliliğe bakarsak bu yıl kuraklıktan kaynaklı kuru tarım yapılan alanlarda yüzde 50-60 civarında bir rekolte düşüşü oldu. Sulu tarım alanlarında yüzde 15-20 civarında bir rekolte kaybı yaşandı. Kuraklık ürün kaybının yanında sanayiye ham madde sağlanması noktasında planlama ve üretim girdilerini arttırıyor. Üreticinin motivasyonunu düşürerek tarım sektöründen soğumasına neden olur. Nihai tüketicilerin mutfak masraflarının artmasına sebep olur. O sebeple kuraklık konusunda daha çok bilinçli olmalı, suyun toprağın ve çevrenin daha çok kıymetini bilerek israftan kaçınmalıyız.
Tarım konusunda potansiyelimizi doğru kullanabiliyor muyuz? Bu konuda ileri vadede neler yapılabilir?
Tarım konusunda potansiyelimizi etkin şekilde kullanmaya gayret ediyoruz, ancak daha iyisini başarabileceğimize inanıyorum. Türkiye genç nüfusunu, verimli topraklarını daha etkin ve teknolojik gelişmeler göz önünde bulundurarak birim alandan daha yüksek verim alınabilir. Böylelikle dünyada daha fazla söz sahibi olabiliriz.
Takip edip yön çizmeliyizTarımda Türkiye’nin yirmi yıl öncesi ve bugünü arasında ne gibi farklar var?
Türkiye her açıdan 20 yıl öncesine göre tarımda büyük atılım dönemi yaşadı diyebiliriz.
Bugün 20 yıl öncesine göre Tarımsal ihracatımızı 5 kat arttırmışız. Tabi bu gelişme hem sulu tarım alanlarının artırılması, sanayi alt yapısının desteklenmesi, girişimcilerin desteklenmesiyle gerçekleşmiştir. Üreticilerde genel olarak bir bilinçlenme söz konusu ancak daha iyisini başarabilmek için geleceğe dair tarım sektöründe 20-30 yıllık vizyonel bir kalkınma planını hayata geçirmeli. Takip etmeli ve yön çizmeliyiz. (Milat)