Sosyal medyadan yaptığı paylaşımlarla çiftçinin sesi olan Ziraat Mühendisi ve köşe yazarı Faik Toy, tarımda yaşanan sıkıntıları ve buna bağlı olarak ekmek üretiminde artan maliyetlere ilişkin sorularımızı yanıtladı.
Geçtiğimiz günlerde twitter hesabınızdan bir paylaşım yapmıştınız; “Seneye buğday 6 lira olacak. Ekmeği de 6 liraya yemeye hazır mısınız?” diye… Bunu biraz açabilir miyiz?
Öncelikle 1 kilogram buğdayın üretim maliyetinden başlayalım. Önümüzdeki yıl için üretilecek buğdayın 1 dekardaki üretim maliyeti 1.250 TL’ye çıkmış durumda, 1 dekarın ortalama buğday verimi Resmî kaynaklara göre 275 kilogramdır (son on yılın verim ortalaması 275 kg). 1.250TL: 275 kg = 4.55 TL. Çiftçi peşin parayla ektiğinde 1 kilogram buğdayı 4,55 TL’ye mal etmiş olacak, parasının enflasyon karşısındaki değer kaybını eklediğinizde maliyet 5 TL’ye çıkmış olacak, buğdayı 6 TL’ye satması gerekir ki, biraz para kazanabilsin. Çiftçinin buğdayı 6 TL’ye satması, un fiyatının 10-12 TL’ye çıkmasına sebep olur. Fırıncı unu 10-12 TL’ye alırsa ekmeğin fiyatı kaça çıkar, onun hesabını fırıncı bilir. Ayrıca, fırıncıya sormak lazım… Dolayısıyla, acilen buğdayın girdi maliyetlerine acil çözüm üretilmelidir. Aksi taktirde herkes ekmeği daha pahalı yemeye hazır olsun.
Ekmek ve unlu mamuller sektörüne yönelik yayın yapan bir dergiyiz. Tarımdaki her türlü gelişmeler fırın sektörünü de etkiliyor. Bu bağlamda, Devletin buğday üretiminin artırılması için ne gibi çalışmalar yapması gerekiyor?
Ülkemizin tarım alanlarının %75’inde kuru tarım yapılmaktadır. Kuru tarım alanlarında buğday verimi çok düşük olur. Bundan dolayı suya kavuşabilecek bir karış arazi susuz bırakılmamalı. Çok acil bir şekilde baraj, gölet, kanal ve kanaletler yapılmalı. Yapılmakta olanların yapımı da hızlandırılmalıdır. Sulu tarımda buğday verimi hemen hemen ikiye katlanmaktadır. Aynı zamanda buğday hektolitresi ve kalitesi de artmaktadır. İkinci en önemli konu, çiftçi çok iyi bir şekilde devlet desteği almalıdır. Son yıllarda iyice gelir kaybına uğrayan çiftçi artık buğdayın sağlıklı büyüyüp gelişmesi için yeterli bakım ve beslemesini yapamıyor. Eksik bakım ve besleme büyük verim kayıplarına sebep oluyor. Oysa çiftçi yeterli desteği alırsa buğday için yapması gereken tüm işlemleri yapar ve büyük verim artışları meydana gelir. Diğer bir konu, çiftçinin refah seviyesini arttırabilecek şekilde para kazanması gerekiyor. Bunu sağlamadığınızda veya ekmek fiyatı artmasın diye buğday fiyatını baskıladığınızda, çiftçi gelir elde edemiyor ve gittikçe buğday üretimden uzaklaşıyor; tarlayı ve köyü terkedip şehirde yaşamayı tercih ediyor.
Fırıncılar, tüm girdi maliyetlerinin yanında özellikle un fiyatlarındaki fahiş artışlardan dolayı ekmeğe zam beklentisi içindeler. Undaki zamların haklılık payı var mı?
Ben undaki fahiş fiyat artışına bir anlam veremiyorum. Sırf ekmek fiyatı artmasın diye, Türkiye Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO) tarafından çiftçinin buğdayına çok düşük fiyat açıklanıyor ve çiftçi zarara uğratılıyor. Yetmiyor, 3 bin 400 TL’ye ithal ettiği buğdayı, sanayiciye tonda 950 TL zararla 2 bin 450 TL’ye satıyor. Hasattan bu yana TMO’dan sabit fiyatla buğday alan sanayicinin un fiyatına yüksek zam yapmasına anlam veremiyorum. Üstelik çiftçinin buğdayına 2 bin 250 TL fiyat açıklandığında sanayici, çiftçinin zararını görmezden gelip “çok iyi fiyat” diye açıklama yapmıştı. O zaman çiftçinin buğdayına açıklanan fiyat çok iyi ise, devlet sananayiciye çiftçinin buğdayına verdiği fiyatın %10 fazlasıyla ithal buğday satıyor. Hem de tonda 950 TL zarar ederek. Sanayicinin de unda yüksek artış yapmaması lazım ki, biz de un fiyatlarına iyi fiyat diyebilelim. Bundan dolayı un fiyatındaki yüksek artışı haklı bulmuyorum.
Fırıncı, girdi maliyetlerindeki artışlardan kaynaklı, ekmek fiyatlarının serbest olmasını istiyor. Sizce bu mümkün müdür? Bu konuda fırıncıya haksızlık yapılmıyor mu?
Çiftçiye yapılan haksızlığın bir benzeri fırıcıya da yapılıyor. Yıllardır ekmeğin fiyatı artmasın diye çiftçinin buğday fiyatından kestiler; yani kazancından, yetmedi fırıncının kazancından kestiler ama ne çiftçinin buğday maliyetine müdahale ettiler, ne de fırıncının ekmek maliyetine… Ama sanayiciye un, makarna ve yem’e istediği zaman zam yapması serbest. Çünkü onlar “maliyet arttı kurtarmıyor” dedi mi, akan sular duruyor!
Girdisi serbest olan bir sektörün, fiyat tarifesine tabi tutulmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Eğer gerçekten samimiyet varsa, rant yoksa girdiye de müdahale edilmelidir. Girdiye müdahale edilmiyorsa çıktıya da müdahale edilmemelidir. Evet, ekmek çok önemli bir konudur. Belki fiyatı serbest bırakılmaya cesaret edilemez ama o zaman da mutlak suretle girdi maliyetlerine müdahale etmekle olur. Bu müdahale, ithal edip sanayiciye zararla satmakla olmuyor, olmadığını da zaten yaşayarak görüyoruz. Kendi çiftçinin ürettiği buğdayın girdi maliyetlerine müdahale edeceksiniz, ya da fırıncıya maliyet desteklemesi vereceksiniz.
Geçmişten günümüze tarımda kendi kendine yeten bir ülkeden gıda krizini tartışan bir ülkeye nasıl dönüştük?
Aslında bir çok sebebini zaten yukardaki açıklamalarımda görebilirsiniz. Başka sebep nüfus artmaya devam ederken biz üretimi arttırmayı beceremedik. Çünkü tamamen ithalata dayalı bir tarım politikası izlendiği için yerli üretime gerekli önem verilmedi. Çiftçi kaderine terkedildi, topraktan küstü ve kopmaya başladı.
Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO)’nin ambarlarında yeterince stok mevcut mu? Ülke nüfusuna oranla ne kadar stok yapılmalı?
TMO’nun stoklarında yerli buğday olduğunu sanmıyorum. Çünkü bu yıl açıkladığı düşük fiyattan dolayı 1 kilogram buğday almış olabileceğini düşünüyorum. İthal ettiği buğdayın da stoklarda fazla kaldığını düşünüyorum. TMO, yerli çiftçiden her yıl en az 5 milyon ton buğday almalıdır ve iyi fiyatla almalıdır. Kendi çiftçimizin ürününe yüksek fiyat verseniz bile paranız sizin ülkenizde kalmış oluyor, en azından yüksek fiyatlarla buğday ithal ettiğiniz ülkelere gitmiyor.