Türkiye’nin Tahıl Koridori anlaşmasında stratejik bir öneme sahip olduğunu söyleyen Türkiye Un Sanayicileri Federasyonu (TUSAF) Başkanı Haluk Tezcan, Türkiye’nin bu konuda uluslararası aracılık başarısına imza attığını belirtti. Tezcan, bu anlaşmanın beraberinde birçok fırsatı da barındırdığına dikkat çekerek, bu fırsatlardan birini enerji, diğerini de su olarak gösterdi. Tezcan, “Su dünyada en çok aranan kaynaklardan biri.
Bu kaynakları ülkemiz üzerinden taşınmasında aracılık etmek imkanı bize önemli bir fırsat sağlar. Enerjide de doğalgaz, petrol, kömür, maden gibi alanlar var. Bunların bunların taşınması hem ekonomi hem de insanlıkla buluşması konusunda aracılık etme olanağı sağlar. O yüzden bu alanlarda da işbirliklerini geliştirebiliriz” dedi.
Gıdada enflasyonu ancak üreterek aşabilirizEnflasyonla mücadelede tarım ve üretimin önemine dikkat çeken TUSAF Başkanı Haluk Tezcan, enflasyondan en çok etkilenen sektörü gıda olarak değerlendirdi. Tezcan, “Enflasyon Türkiye’nin en büyük sıkıntısı oldu. En büyük bedeli gıda enflasyonu ödedi ve hala da ödüyor.
Bunun döngüsü üretimden geçiyor. Üretimi artırıp, maliyetleri azaltarak istikrar sağlanması gerekiyor. Çözüme ancak öyle kavuşacağız” dedi. “Üretimde Teknolojik Dönüşümler ve Küresel Riskler” TUSAF tarafından 17’ncisi düzenlenen Uluslararası Kongre ve Sergisi’nde konuşan Tezcan, buğday alım ve satış fiyatlarında da gözlerin TMO’da olduğunu belirtti.
5 TL’lik ekmeğin 2 TL’sinden sorumluyuzTarım ve Orman Bakanı Vahit Kirişçi ‘gerekli zamanda gerekli fiyatı’ açıklayacaklarını bildirirken çiftçi, üretici, ihracatçı dört gözle buğday alım fiyatlarının açıklanmasını bekliyor.
Gözler seçim sonrası Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yapacağı açıklamaya çevrildi. TUSAF Başkanı Haluk Tezcan, “Biz gerçekten iyi bir oyun kurucuyuz ama teknik direktörümüzün de çok iyi olması gerek. Tarım Bakanlığı ve TMO bizim teknik direktörümüz.
Buğday alım ve satış fiyatlarında çözümü onlardan bekliyoruz. İyi bir teknik direktörümüz olduğu takdirde iyi yönetiyoruz” dedi. TMO’nun desteğiyle ekmek fırınlarına 50 kilogram unu 325 TL’ye sattıklarını söyleyen Tezcan, rakamın, nakliye, KDV derken 350 TL’ye çıktığını belirtti. Tezcan, “Ekmek 5 liraya satılıyor. Unun ekmekteki maliyeti ise yüzde 30’a denk geliyor. Bu da maliyeti 2 lira demek.
Yani biz ekmekteki 2 liradan sorumluyuz” dedi. Tüketicinin uygun fiyatlı ürüne ulaşabilmesinin en temel amaçları olduğuna dikkat çeken Tezcan, ekmeğin Türkiye’nin en önemli temel gıda maddesi olduğunu ifade etti. Tezcan, “Bunun bugün olduğu gibi yarınlarda da stratejisini sürdürmemiz şart. Çiftçiyi korumamız ve üretimi artırmamız gerekiyor” dedi.
3 milyon ton un ihraç ediyoruzHaluk Tezcan, Türkiye’nin buğday ürünleri ihracatında dünyada önemli bir konumda olduğunu belirterek, iç piyasada da ürün arzını sorunsuz bir şekilde gerçekleştirdiklerine dikkat çekti. Tezcan, şöyle devam etti: “Buğdayda yıllık 8,5 milyon ton ithalat gerçekleştirdik. Geçen yıl en kurak yılı yaşamamıza rağmen 19,5 milyon ton buğday ürettik.
Yıllık 3 milyon ton un ihraç ediyoruz. Yaklaşık 11-12 milyon ton civarında olan iç piyasadaki talebi karşılıyoruz.” Türkiye’nin un ihracatını her geçen yıl arttırarak 166 ülkeye dış satım yapıldığını söyleyen Tezcan, Türkiye’nin un sanayisi pazar arayışını da bir yandan sürdürdüğünü söyledi. Dünya sofralarında Türk ununun yerini aldığını söyleyen Tezcan, “85 milyona yaklaşan nüfusumuz var. 10 milyona yakın da yabancı misafir ağırlıyoruz.
Onların da temel gıdasını karşılıyoruz” diye konuştu. Gümrük Birliği anlaşmaları kapsamında vergilendirmelerden dolayı Avrupa Birliği ülkelerine ihracat yapmadıklarına dikkat çeken Tezcan, en büyük pazarlarının Irak, olduğunu söyleyerek, sırasıyla Suriye, Afrika, Uzak Doğu, Asya, Güney Amerika kıtalarına ihracat yaptıklarını belirtti.
“Zincir marketler standa sokmuyor”Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği verilerine göre Türkiye’de 69 ilde 598 adet un fabrikası bulunduğunu ve bu işletmelerin yılda yaklaşık 30 milyon ton üretim kapasitesine sahip olduklarını söyleyen Tezcan, Türkiye’de un sektöründe markalaşmanın kolay olmadığını söyledi.
Haluk Tezcan, halka açılan Söke ve Sinangil markalarının dışında birçok yerel marka olduğunu ancak bunların ulusal markaların zincirlerinde yer alamadıklarını ifade ederek, şöyle konuştu: “Zincir marketlerin kendi markaları var ama bizi standa sokmuyor. Stantlarında kendi markalı ürünleri var. Pazarın yüzde 70’inden fazlasına ulusal zincirler hakim. Kendi yerel markalarıyla bunlar pazarı domine ediyorlar. Çünkü bizler katma değeri yüksek kâr marjlı ürün satmadığımız için ulusal bir marka olmamız çok zor.
Marketler yüzde 40 kâr marjıyla çalışıyor. Bizim de bunu karşılamamız söz konusu değil.” Tezcan, Türkiye de irili ufaklı 100’ün üzerinde yerel marka olduğunu sözlerine ekledi.
Kaynak: Dünya (Mehtap Halıcı)