Un fiyatlarının yükselişi buğday fiyatları ile doğru orantılıdır. O yüzden un fiyatlarından ziyade buğday fiyatlarını değerlendirmek daha doğru olacaktır. 2000 yılında ülkemizde 20-21 milyon ton buğday üretiliyordu ve ülke nüfusu 63 milyondu.
Bugün, yani 2021 yılında buğday üretimimiz 19 milyon ton civarlarında. Ülke nüfusu, mültecilerle beraber 90 milyonu bulmuş durumda. Yürütülen yanlış tarım politikaları neticesinde ülkemizde buğday ekilen alanlarda 55 bin hektarlık bir daralma olduğu görülmektedir.Bununla beraber küresel ısınma ve iklim değişiklikleri sonucu dünyada olduğu gibi ülkemizde de kaliteyi ve rekolteyi olumsuz etkileyen faktörler oluşmuştur.
Ziraat Mühendisler Birliği’nin açıklamalarına göre, yaşanan kuraklık ve yağışların azlığından dolayı buğdaydaki rekolte, geçen yıla göre %20 daha az olacakmış… Bu da, aradaki farkın ithal buğdayla kapanması demektir. Dünya buğday stokları son 30 yılın en düşük seviyesinde seyrediyor. Dünyada ortalama 600-610 milyon ton buğday tüketimi yapılıp, her yıl bu dönemde 195 milyon ton civarında stok beklenirken, günümüzde 110 milyon ton civarında stok vardır. Ayrıca yaşanan pandeminin de etkisi ile dünyanın buğday ambarı olan ülkeleri, buğday ihracatlarında belli oranlarda kısıtlamalara gitmesi, artan enerji ve nakliye fiyatları bir anda dünyanın önüne buğdaya talebi ve fiyat artışını çıkardı. Buğday fiyatlarının bu durdurulamaz yükselişine paralel olarak un fiyatları da yükselmeye devam ediyor.
Ülkemizde, sezonda ekmeklik buğdayın fiyatı 2.250 TL açıklanmasına karşın bugün borsada 3.000 TL seviyesinde işlem gördüğünü biliyoruz. Bu olumsuzluklar un fiyatlarının %35 gibi yükselmesine sebep olmuştur. Üreticiler ile konuştuğumuzda, unlardaki tırmanış 2022’de de devam edeceği, buğday stoklarının azaldığını, eldeki buğdayın kalitesiz olduğunu, buğday açıklarını ve kaliteyi artırmak için ithal buğday almak zorunda kaldıklarını, şu anda ithal buğdayın kendilerine 328 dolar +10 dolar nakliye = 338 dolar’a mal olduğunu; dolardaki bu yükselişlerin buğday fiyatlarına bağlı olarak da un fiyatlarına yansıyacağını dile getiriyorlar.
Çifçilerimiz dolar’a bağlı emtia fiyatlarını devamlı artmasından dolayı zirai ilaç, gübre, mazottaki yükselişlerden dolayı buğday ekimlerinde istedikleri geliri elde edemeyecekleri için maliyetleri daha az olan kanola, ayçiçek, arpa, nohut gibi ürünlere yöneliyor. Bu da, buğday ekim alanlarının daralmasına ve rekolte kaybına yol açıyor.Burada devlet çifçiye ucuz mazot, ucuz gübre gibi girdilerinde sübvanse ederek devreye girmesi gerekir.
Demek oluyor ki, dünyada ve ülkemizde yaşanan buğday krizi un fiyatlarına da yansıyacak ve fiyat yükselişleri önümüzdeki sene de devam edecek
Acaba dünyanın en ucuz gıdası olan EKMEK ucuz kalmaya devam edebilecek mi? Un buğdaydan, ekmek de undan çıkar. Un fiyatları yükseldikçe buna paralel olarak ekmek fiyatları da yükselmesi gerekir.
Bu şartlarda devletin ekmek fiyatlarını sabit tutması çok yanlış bir karardır. Bu uygulamadan vaz geçilmezse, yakında ekmek üretecek fırın kalmayacak. Fırınlar bu şartlarda tek tek iflas edip kapanacaktır.